Sağlık

Migren, en yaygın beyin hastalığı!

Baş ağrısı denince genelde akla ilk gelen, beyin urları oluyor. Oysa, migren baş ağrısının en sık namacıylalerinden biri ve beyin hastalıkları arasında en süregelen olanı. Öyle ki, ülkemizde her 5 kadından ve her 10 erkekten biri migren hastası! Yani her 7 şahıstan biri, migren bozukluğuyla yaşıyor..

Yaşam niteliğini bozarak mağduriyet yaratan ilk 5 hastalık arasında yer alan migren aynı vakitte şahıslar arası ilişkileri, iş, aile hayatını bozan ve ciddi özürlülük yaratan bir hastalık. Migreni denetim altına alabilmek amacıyla ilk olarak hastalığı tanımak, atakları tetikleyen namacıylaleri fark etmek gerekli. Migrende hem atak geldiği vakit ağrıyı denetim altına alabilecek hem de baş ağrısı sık ise hayat niteliğini arttırabilecek ilaç tedavileri mümkündür..

Eğer şahıs ayda 15 gün ve üzerinde ağrılı gün yaşıyorsa yani süreğen migreni varsa, bilimsel olarak faaliyeti kanıtlanan botoks tekniği kullanılıyor. Migren bozukluğu olan hastaların hekime geç başvurdukları amacıyla geç tanı aldıklarını bildiren Acıbadem Maslak Hastanesi Migren Tedavi Merkezi’nden Nöroloji Uzmanları Prof. Dr. Ayşe Sağduyu Kocaman, Prof. Dr. Pınar Yalınay Dikmen ve Doç. Dr. Elif Ilgaz Aydınlar, 22 Temmuz Dünya Beyin Günü kapsamında, en süregelen beyin hastalığı olan migren ve tedavisiyle alakalı son gelişmeleri şu şekilde anlattı:.



HAYAT KALİTESİNİ DÜŞÜRÜYOR!

Migrenin baş ağrısı genelde başın bir yarısından başlıyor. Zonklayıcı tarzdaki ağrı saatlerce sürüyor ve şahıs bazı durumlarda ne sese ne ışığa ne de dokunulmaya tahammül edebiliyor. Eşlik eden mide bulantısı ve kusma hali daha da vahim duruma getirebiliyor. 

NE ZAMAN ‘KIRMIZI BAYRAK’?

Bir baş ağrısının ne vakit migren olarak nitelendirilebileceği bu hususta en çok sorulan sorulardan biri. Mide bulantısı, günlük aktivitelerinizi etkileyen kuvvetli baş ağrısı, ışık ve sese karşı rahatsızlık migrenin bulguları olarak kabul ediliyor. Fakat yeni başlayan ya da değişik kalitede bir baş ağrısı yaşıyorsanız, ağrının şiddeti vakit içersinde artıyorsa, egzersizle beraber meydana çıkıyorsa, belli bir huyu olmayan ve tedaviye yanıt vermeyen baş ağrısı yaşıyorsanız “kırmızı bayrak” olarak değerlendirmeli ve derhal bir nöroloji eksperine başvurmalısınız. 

BU FAKTÖRLER MİGRENİ TETİKLİYOR

Migren ağrıları bölgesel faktörlerle, yiyeceklerle, stresle, hormonlarla tetiklenebiliyor. Kronik stres, anksiyete, depresyon gibi durumlar; gebelik, menopoz evveli dönem; çok parlak ışığa, gürültüye, hava kirliliğine ya da sıcak havaya maruz kalabilmek ve lodoslu havalar, atmosferik hava değişimleri kuvvetli migren ağrılarının meydana çıkmasına namacıyla olabiliyor. Bunların dışında fermente besinler, çikolata, kuruyemiş, balık, alkol, soya sosları ya da kafeinli içecekler ya da yeteri kadar sıvı almamış olmak da migren ataklarını başlatabiliyor.

MİGREN TEDAVİSİNDE BOTOKSUN ETKİSİ
.
Migrenle alakalı bilinmesi gereken belki de en mühim bilgi tedavi edilebilir olduğu. Hastanın migrenle alakalı olarak bilinçlenmesi, hayat biçimini buna göre planlamasi ve hem atak esnasında hem de atakları önlemek amacıyla kendine tavsiye edilen planlama ve ilaç tedavilerine uyması yardımıyla migren denetim altına alınabiliyor. Fakat süreğen migrenin tedavisinde en etkili teknik ise botoks programı. Saygın uluslararası medikal dergilerden Acta Neurologica Belgica’nın Temmuz 2018 sayısında yayınlanan araştırmalarıyla, botoks programı oluşturulan süreğen migren hastalarının yüzde 82.8’inde tedaviden etkin netice alındığını; süreğen migrende botoks tedavisinin migren ağrısının sıklığının ve şiddetinin azaltılabildiğini meydana koydu. Uygulama yardımıyla hastalar aşırı ağrı kesici alabilmek zorunluluğundan ve kuvvetli ağrının yol açtığı psikolojik problemler ile hayataktan kurtuluyor.

MİGRENDE YENİ UMUT: MİGREN AŞISI

Migren aşıları 2018 senesinde hem Amerika’da hem de Avrupa’da pazara çıktı. Migren atağı esnasında beyinde salgılanan ve baş ağrısını başlatan en mühim kimyasal iletici olan Kalsitonin-genle temaslı peptit reseptorüne karşı monoklonal antikor sahibi olan bu aşılar seneler süren bilimsel çalışmalar ardından Amerika ve Avrupa’da kullanılmaya başlandı. Bu aşılar cilt altı ya da damar yolu aracılığı ile veriliyorlar. Kullanım sıklığı ayda bir ya da üç ayda bir kez oluşturulan uygulamalar şeklinde oluyor. Bu aşıların en mühim üstünlüğü yan etkilerinin çok az olması ve başka sarfedilen ilaçlarla olumsuz bir temasa girmemesi. Aşılar bir ay içersinde süratle işe yaramaya başlıyor ve büyük ihtimalle bir sene içersinde Türkiye’de de sahip olunan olacak dendi.

İlgili Makaleler

15 Yorum

Başa dön tuşu